TV 5 "Aykırı Gündem" programı |
“Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu belirleyen 299 sayılı kanun
maddesinin, partili olmayan cumhurbaşkanları için çıkarıldığını belirten Şener,
bu maddenin partili cumhurbaşkanı için de işletilmesinin doğru olmadığını
söyledi.
Şener, “Partili cumhurbaşkanı için bu madde, artık
uygulanamaz. Bu, anayasaya aykırıdır.” dedi. Şener, “O (Cumhurbaşkanı Erdoğan),
bütün muhalefet partilerine, siyaset yapan bütün muhaliflere istediği şeyi
söyleme hakkına sahip de, niye başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil?”
diye sordu. Bu durumun, eşit siyasî rekabete aykırı olduğunu belirten Şener, “Doğrudan
doğruya anayasaya aykırıdır. Bu maddenin kaldırılması lâzım” dedi.
“Aykırı Gündem” programına konuk olarak, Siyasetçi-Akademisyen Abdüllatif Şener, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Şenol Bal ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır katıldı. TV 5 Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz’ın sorularını
cevaplayan Abdüllatif Şener, hakkında açılan dava konusunda şu değerlendirmede
bulundu:
TİB’i eleştirdiğim
için dava açmıştı, sonra TİB’i kapattı
“Sayın Cumhurbaşkanının bu bana yönelik ikinci davasıdır. Daha
önce bir tazminat davası açmıştı. Telekomünikasyon İletişim Kurumu’nu tenkit
ettiğimden. Burayı bir özel kalem müdürlüğü gibi kurmuş olduğundan, dolayısıyla
birileri dinlendiği zaman, ister istemez, ‘Beni Başbakan dinliyor’ diyebileceğini
söylemiştim. Bunun üzerine 20 bin Liralık bir tazminat davası açmıştı. Bu
davayı mahkemede, o zaman Başbakandı, Sayın Başbakan kaybetmişti. Daha sonra
çıktığı seçimlerden, galiba 2011 seçimleriydi, 2011 seçimlerinden büyük bir oy
artışıyla çıktıktan sonra, temyize hiçbir kaybettiği davayı götürmediği halde,
benim davayı temyize de götürmüştü; ama temyizde de kaybetti. Yani, her iki
safhada da kaybetti. Daha sonra da, 15 Temmuz’dan sonra Sayın Tayyip Erdoğan, ‘fitnenin
başı, bu Telekomünikasyon İletişim Kurumu’ymuş’ diye kendisi söyledi. ‘Burayı
kapatacağız’ dedi ve kapattı. Yani, vaktiyle benim söylediğim bir sözden dolayı
hakkımda 20 bin Liralık tazminat davası açmıştı; sonunda aradan yıllar geçti,
benim söylediğimin doğru olduğunu gördü.”
Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçu işlediği
iddiasıyla 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası talebiyle dava açılmasına sebep olan
tweet mesajlarının sorulması üzerine de şunları söyledi:
Dolar arttıkça
muktedirin kazancı artıyor dediğim için dava açıldı
“3 tane tweet vardı. Bu 2 tane tweeti ben hatırlamıyorum
dedim. Yani, zaten şeyim de hackli. Twitter’ım da hackli; (Bilgisayar
korsanları tarafından ele geçirilmiş durumda) ama geride bir tane tweet
kalmıştı. O bir tweet de şöyle: Dolar niye yükseliyor? Onu anlatıyorum. Muktedirin
paraları dövize çevrili. Dövizde duruyor. Dolar arttıkça da kazanıyor, demişim.
Bu “muktedir” kim? Yahu bu muktedir, ekonominin A’sını bilenler bilir ki, buradaki
muktedir, piyasa yapıcılarıdır. Hani Soroslar moroslar vardır, ülkelere parayı
sokar çekerler, krizler çıkarırlar ve saire. Yani buradan, böyle bir ekonomik
olaydan dolayı cumhurbaşkanının alınmasını gerektirecek hiçbir şey görmüyorum
ben. Yani, “muktedir” gibi müphem, gayri muayyen bir şeyi kastettiğiniz yerde,
malûm birini kastettiğimi kastettiğimi ifade etmek, iddia etmek de muhaldir.
Ben, doğru bir şey görmüyorum; ama bundan da öte, yani davayı o kadar ön plana
çekmeye de gerek yok ama burada bir prensip tartışması yapmak lâzım.
Partili cumhurbaşkanı
için 299’uncu madde artık uygulanamaz
Sayın Cumhurbaşkanı, artık partisiz cumhurbaşkanı değildir. Türk
Ceza Yasası’nın 299’uncu maddesi, partisiz cumhurbaşkanı için çıkarılmıştır. Partili
cumhurbaşkanı için bu madde, artık uygulanamaz. Bu, anayasaya aykırıdır. Şimdi artık
partili bir cumhurbaşkanı var ve bir iktidar partisinin genel başkanı olarak
bütün partilerin genel başkanlarına çok ağır eleştiriler yapıyor. Hatta hakaret
olup olmadığı tartışılacak eleştiriler yapıyor ve kendisi hakkında hiçbir dava
açılmazken, kendisinin ithamlarının çok alt kademelerinde eleştirilere hemen
dava açıyor 299’dan. 299 da o kadar rahatlıkla atlatılacak bir madde değil. 4
yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Hatta ‘ağırlaştırıcı nedenler’ var; 5 yıla
kadar çıkabiliyor dava. Meclis’te geçenlerde bir milletvekilinin milletvekilliği,
‘cumhurbaşkanına hakaret’ maddesi nedeniyle düşürüldü. Yani 299 nedeniyle
düşürüldü.
Erdoğan herkesi
eleştirme hakkına sahip de neden başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil?
Örneğin bir Adalet Yürüyüşü yapıldı. Bu Adalet Yürüyüşü’nü
yapan partinin, yani ana muhalefet partisinin genel başkanına Sayın iktidar
partisi genel başkanı (Erdoğan) dedi ki, “Teröristlerle işbirliği yapıyorsun”. Bu
sözü kim kendisine söylemiş olsaydı, iktidar partisi genel başkanına (Erdoğan’a)
söylemiş olsaydı, mutlaka 4 yıl hapsini isteyen bir dava açardı. Şimdi o
(Erdoğan), bütün muhalefet partilerine, siyaset yapan bütün muhaliflere
istediği şeyi söyleme hakkına sahip de, niye başkaları onu eleştirme hakkına
sahip değil? Eşit siyasî rekabete aykırıdır. Bu, doğrudan doğruya anayasaya
aykırıdır. Bu maddenin kaldırılması lâzım. Şimdi, seçim meydanlarına
iniyorsunuz. İktidar partisinin genel başkanı, size her türlü eleştiriyi
yapacak; ama siz, onu eleştiremeyeceksiniz. Biraz kantarın topuzu kaçtığı
zaman, 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaksınız. Böyle bir siyaset
olur mu? “Hem ben partili olayım, hem de partisiz cumhurbaşkanının koruma zırhı
da bende olsun”. Böyle bir şey olmaz.
Erdoğan, halk onun
yanlışlarını görmesin diye yargıyı kullanıyor
Bazıları diyorlar ki, “Efendim, 299 kalkınca herkes her
aklına geleni söyleyecek mi, Sayın Cumhurbaşkanına, iktidar partisi genel
başkanına?” Hayır, söyleyemeyecek. Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci maddesi vardı.
Bu 125’inci maddeye göre, size birisi hakaret ederse de aynı cezayla
yargılanır, bana hakaret ederse de aynı cezayla yargılanır, muhalefet partisi
sözcülerine, genel başkanına hakaret edilirse de 125’e göre yargılanır. Partili
olduğuna göre, iktidar partisi genel başkanı da o maddeden yargılanmalı. Buna
ayrı bir madde, öbürlerine ayrı bir madde. Bu, eşitliğe aykırıdır. Yani ben
prensip (açısından) bakıyorum. Yoksa benim hakkımda bir dava açılmış, yani
hapsedeceklermiş, etmeyeceklermiş, bunun bence önemi yok. Önemi olan nedir? Prensipte
bir yanlışlık var. Bu yanlışlık nedeniyledir ki, bakın, 2016 yılında ‘cumhurbaşkanına
hakaret’ten 14 bin kişi hakkında işlem yapıldı. Korkunç bir şeydir. Bizim siyasî
tarihimizin geçmişine bakın, hiçbir cumhurbaşkanı, başbakanlar, parti genel
başkanları, kendilerine yönelik eleştirilerden dolayı dava açmamıştır; ama iktidar
partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan, sırf yanlışlarını toplum görmesin, halk
görmesin, eleştirilmeyeyim diye, yargıyı kullanmaktadır. Yargı süreçlerini çok
aktif olarak işletmektedir. Bu, bizim siyasî geleneğimize aykırıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder