25 Mart 2018 Pazar

Abdüllatif Şener: Erdoğan bütün muhaliflere istediği her şeyi söyleme hakkına sahip de, neden başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil?

TV 5 "Aykırı Gündem" programı
Twitter sayfasında yayınladığı 3 tweet ile “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu işlediği iddiasıyla hakkında 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası talebiyle dava açılan AK Parti kurucularından Abdüllatif Şener, davayı TV 5’te yayınlanan “Aykırı Gündem” programında değerlendirdi.

“Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu belirleyen 299 sayılı kanun maddesinin, partili olmayan cumhurbaşkanları için çıkarıldığını belirten Şener, bu maddenin partili cumhurbaşkanı için de işletilmesinin doğru olmadığını söyledi.

Şener, “Partili cumhurbaşkanı için bu madde, artık uygulanamaz. Bu, anayasaya aykırıdır.” dedi. Şener, “O (Cumhurbaşkanı Erdoğan), bütün muhalefet partilerine, siyaset yapan bütün muhaliflere istediği şeyi söyleme hakkına sahip de, niye başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil?” diye sordu. Bu durumun, eşit siyasî rekabete aykırı olduğunu belirten Şener, “Doğrudan doğruya anayasaya aykırıdır. Bu maddenin kaldırılması lâzım” dedi.

“Aykırı Gündem” programına konuk olarak, Siyasetçi-Akademisyen Abdüllatif Şener, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Şenol Bal ve Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır katıldı. TV 5 Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz’ın sorularını cevaplayan Abdüllatif Şener, hakkında açılan dava konusunda şu değerlendirmede bulundu:

TİB’i eleştirdiğim için dava açmıştı, sonra TİB’i kapattı

“Sayın Cumhurbaşkanının bu bana yönelik ikinci davasıdır. Daha önce bir tazminat davası açmıştı. Telekomünikasyon İletişim Kurumu’nu tenkit ettiğimden. Burayı bir özel kalem müdürlüğü gibi kurmuş olduğundan, dolayısıyla birileri dinlendiği zaman, ister istemez, ‘Beni Başbakan dinliyor’ diyebileceğini söylemiştim. Bunun üzerine 20 bin Liralık bir tazminat davası açmıştı. Bu davayı mahkemede, o zaman Başbakandı, Sayın Başbakan kaybetmişti. Daha sonra çıktığı seçimlerden, galiba 2011 seçimleriydi, 2011 seçimlerinden büyük bir oy artışıyla çıktıktan sonra, temyize hiçbir kaybettiği davayı götürmediği halde, benim davayı temyize de götürmüştü; ama temyizde de kaybetti. Yani, her iki safhada da kaybetti. Daha sonra da, 15 Temmuz’dan sonra Sayın Tayyip Erdoğan, ‘fitnenin başı, bu Telekomünikasyon İletişim Kurumu’ymuş’ diye kendisi söyledi. ‘Burayı kapatacağız’ dedi ve kapattı. Yani, vaktiyle benim söylediğim bir sözden dolayı hakkımda 20 bin Liralık tazminat davası açmıştı; sonunda aradan yıllar geçti, benim söylediğimin doğru olduğunu gördü.”

Şener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçu işlediği iddiasıyla 4 yıl 6 aya kadar hapis cezası talebiyle dava açılmasına sebep olan tweet mesajlarının sorulması üzerine de şunları söyledi:

Dolar arttıkça muktedirin kazancı artıyor dediğim için dava açıldı

“3 tane tweet vardı. Bu 2 tane tweeti ben hatırlamıyorum dedim. Yani, zaten şeyim de hackli. Twitter’ım da hackli; (Bilgisayar korsanları tarafından ele geçirilmiş durumda) ama geride bir tane tweet kalmıştı. O bir tweet de şöyle: Dolar niye yükseliyor? Onu anlatıyorum. Muktedirin paraları dövize çevrili. Dövizde duruyor. Dolar arttıkça da kazanıyor, demişim. Bu “muktedir” kim? Yahu bu muktedir, ekonominin A’sını bilenler bilir ki, buradaki muktedir, piyasa yapıcılarıdır. Hani Soroslar moroslar vardır, ülkelere parayı sokar çekerler, krizler çıkarırlar ve saire. Yani buradan, böyle bir ekonomik olaydan dolayı cumhurbaşkanının alınmasını gerektirecek hiçbir şey görmüyorum ben. Yani, “muktedir” gibi müphem, gayri muayyen bir şeyi kastettiğiniz yerde, malûm birini kastettiğimi kastettiğimi ifade etmek, iddia etmek de muhaldir. Ben, doğru bir şey görmüyorum; ama bundan da öte, yani davayı o kadar ön plana çekmeye de gerek yok ama burada bir prensip tartışması yapmak lâzım.

Partili cumhurbaşkanı için 299’uncu madde artık uygulanamaz

Sayın Cumhurbaşkanı, artık partisiz cumhurbaşkanı değildir. Türk Ceza Yasası’nın 299’uncu maddesi, partisiz cumhurbaşkanı için çıkarılmıştır. Partili cumhurbaşkanı için bu madde, artık uygulanamaz. Bu, anayasaya aykırıdır. Şimdi artık partili bir cumhurbaşkanı var ve bir iktidar partisinin genel başkanı olarak bütün partilerin genel başkanlarına çok ağır eleştiriler yapıyor. Hatta hakaret olup olmadığı tartışılacak eleştiriler yapıyor ve kendisi hakkında hiçbir dava açılmazken, kendisinin ithamlarının çok alt kademelerinde eleştirilere hemen dava açıyor 299’dan. 299 da o kadar rahatlıkla atlatılacak bir madde değil. 4 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Hatta ‘ağırlaştırıcı nedenler’ var; 5 yıla kadar çıkabiliyor dava. Meclis’te geçenlerde bir milletvekilinin milletvekilliği, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ maddesi nedeniyle düşürüldü. Yani 299 nedeniyle düşürüldü.

Erdoğan herkesi eleştirme hakkına sahip de neden başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil?

Örneğin bir Adalet Yürüyüşü yapıldı. Bu Adalet Yürüyüşü’nü yapan partinin, yani ana muhalefet partisinin genel başkanına Sayın iktidar partisi genel başkanı (Erdoğan) dedi ki, “Teröristlerle işbirliği yapıyorsun”. Bu sözü kim kendisine söylemiş olsaydı, iktidar partisi genel başkanına (Erdoğan’a) söylemiş olsaydı, mutlaka 4 yıl hapsini isteyen bir dava açardı. Şimdi o (Erdoğan), bütün muhalefet partilerine, siyaset yapan bütün muhaliflere istediği şeyi söyleme hakkına sahip de, niye başkaları onu eleştirme hakkına sahip değil? Eşit siyasî rekabete aykırıdır. Bu, doğrudan doğruya anayasaya aykırıdır. Bu maddenin kaldırılması lâzım. Şimdi, seçim meydanlarına iniyorsunuz. İktidar partisinin genel başkanı, size her türlü eleştiriyi yapacak; ama siz, onu eleştiremeyeceksiniz. Biraz kantarın topuzu kaçtığı zaman, 4 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaksınız. Böyle bir siyaset olur mu? “Hem ben partili olayım, hem de partisiz cumhurbaşkanının koruma zırhı da bende olsun”. Böyle bir şey olmaz.

Erdoğan, halk onun yanlışlarını görmesin diye yargıyı kullanıyor

Bazıları diyorlar ki, “Efendim, 299 kalkınca herkes her aklına geleni söyleyecek mi, Sayın Cumhurbaşkanına, iktidar partisi genel başkanına?” Hayır, söyleyemeyecek. Türk Ceza Kanunu’nun 125’inci maddesi vardı. Bu 125’inci maddeye göre, size birisi hakaret ederse de aynı cezayla yargılanır, bana hakaret ederse de aynı cezayla yargılanır, muhalefet partisi sözcülerine, genel başkanına hakaret edilirse de 125’e göre yargılanır. Partili olduğuna göre, iktidar partisi genel başkanı da o maddeden yargılanmalı. Buna ayrı bir madde, öbürlerine ayrı bir madde. Bu, eşitliğe aykırıdır. Yani ben prensip (açısından) bakıyorum. Yoksa benim hakkımda bir dava açılmış, yani hapsedeceklermiş, etmeyeceklermiş, bunun bence önemi yok. Önemi olan nedir? Prensipte bir yanlışlık var. Bu yanlışlık nedeniyledir ki, bakın, 2016 yılında ‘cumhurbaşkanına hakaret’ten 14 bin kişi hakkında işlem yapıldı. Korkunç bir şeydir. Bizim siyasî tarihimizin geçmişine bakın, hiçbir cumhurbaşkanı, başbakanlar, parti genel başkanları, kendilerine yönelik eleştirilerden dolayı dava açmamıştır; ama iktidar partisinin genel başkanı Sayın Erdoğan, sırf yanlışlarını toplum görmesin, halk görmesin, eleştirilmeyeyim diye, yargıyı kullanmaktadır. Yargı süreçlerini çok aktif olarak işletmektedir. Bu, bizim siyasî geleneğimize aykırıdır.”

Hiç yorum yok: