11 Ekim 2018 Perşembe

“Loggia”dan “lonca”ya...


“Eski usta ve kalfaların geleneksel üretim kooperatifleri ve dayanışma dernekleri loncalardı. İtalyanca “Loggia”dan Türkçeleşen sözcük, “loca”yla aynı kökten; ortak anlamları da “oda”dır. Günümüzde “meslek odaları” diyoruz.

Osmanlı devleti ile ticarî ilişkileri olan Venedik, Cenova, Raguza ve Fransa uyruklu tüccarların, Galata'da ve Türk liman kentlerindeki ticarî temsilcilikleri loggia ve loca olduğundan, onlarla ticarî ilişkilerde bulunan yerli Türk esnaf da lonca adını benimsemiş. Bu sözcüğün geçtiği en eski belge, Bursa esnafıyla ilgili ve 1632 tarihlidir.”

(Necdet Sakaoğlu, Osmanlı Çarşıları Atlası, Temmuz 2010, İstanbul)

10 Ekim 2018 Çarşamba

Tombak

Bakır ve bakır alaşımlarının “altın-cıva” amalgamı yardımıyla yaldızlanması işlemine “tombaklama”, bu şekilde altın kaplama yapılmış parçalara ise “tombak” denir. Tombağın batı dillerindeki anlamı bakır-çinko alaşımı olan yapay bir metaldir. Ne yazık ki bizim sözlük ve ansiklopedilerimize batı dillerindeki bu anlamı “tercüme” edilmiş, dilimizdeki gerçek anlamı belirtilememiştir.

Mustafa Kutlu’nun 50 yıllık hikâyesi


Ayşe Olgun

Kültür sanat dünyasına yazarak değil çizerek giren bir isim o. Bundan tam 50 yıl önce Hareket dergisinin kapağını çizerek edebiyat ve sanat dünyasına adımını atan Mustafa Kutlu aynı yıl “O” adlı bir hikâyeyle de dergideki okurlarına ‘merhaba’ dedi. Daha sonra yine Hareket dergisinde Sait Faik’in hikâyeciliği üzerine yazdığı tezini yayımladı. Ara ara hikâyeler yayımlasa da uzun yıllar dergiye desenler çizmeye devam etti. 1979 yılında ilk hikâye kitabı Yokuşa Akan Sular yayımlanıncaya dek de hikâyeleriyle pek gündeme gelmedi.

8 Ekim 2018 Pazartesi

İnsan insanın kurdu mudur, yurdu mudur?


İnsan insanın kurdu mudur, yurdu mudur? Psikiyatri Profesörü yazar Kemal Sayar, bu konuda şunları söylüyor:

“ ‘Homo homini lupus’ diyorlar; ‘insan insanın kurdudur.’ Bizim medeniyetimiz ise bize bunun tam tersini söylüyor. İnsan insanın kurdu değildir, insan insanın yurdudur. Hz. Resul, ‘kendisi için istediğini başka bir kardeşi için istemedikçe kişi tam, kâmil manâda iman etmiş olmaz’ diyor. Bir diğerkâmlık felsefesi var bizim genetik kodlarımızda. İnsan insana tesellidir zira merhamet, bizim genetik kodlarımıza işlenmiştir. Yüce yaratan, onu varlığımızın içine gömmüştür. Hayat teselli aramaktır ve teselli, Rab’den insana, insandan insanadır. Merhamet, bir başkasıyla birlikte bir ıstırap çekebilmek demektir. Merhamet, bir başkasının ıstırabını hücrelerinde yaşamak demektir. Onun ıstırabıyla benim de inleyebilmem demektir.

2 Ekim 2018 Salı

Alvarlı Muhammed Lutfi Efendi

Katliama başlayan Ermenilere karşı köylerden topladığı 60 kişiyle karşı koyan kahraman hoca…

Mutasavvıf-şair, Nakşibendî şeyhi.

Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinin Kındığı köyünde doğdu. Babası Hoca Hüseyin Efendi’den tahsil gördü. Babasından icâzet aldıktan sonra Erzurum’da tanınmış bazı âlimlerin derslerini takip etti. 1891 yılında Hasankale’nin Sivaslı Camisi’ne imam tayin edildi. Aynı yıl babasıyla birlikte Bitlis’e giderek Nakşibendî şeyhi Muhammed Pîr-i Küfrevî’ye intisap etti. Riyâzetini tamamladıktan sonra Pîr-i Küfrevî’nin halifesi olarak Hasankale’ye döndü. Bir süre buradaki görevine devam etti. Daha sonra Erzurum’un Dinarkum köyüne giderek imamlık yaptı. 12 Şubat 1916’da Ruslar’ın Erzurum çevresini işgale başlaması üzerine babasıyla birlikte Erzurum’a geldi.

Kılıç Ali Paşa’nın ilginç hayatı

Papaz olmak için Napoli’ye giderken Osmanlı’ya esir düştü. Daha sonra Müslüman olup Koca Kapudanlığa yükseldi. “Uluç” lakabı, Kılıç’a çevrildi…

Asıl adı, Giovan Dionigi Galeni. İtalya’da Calabria’da (Kalabriya’da) doğdu. Papaz olmak için Napoli’ye giderken, 1520 yılında Cezayirli Ali Ahmed Reis tarafından esir edildi. Daha sonra Müslüman oldu.

(İlk lakabı “Kılıç” değil, “Uluç”tu. “Uluç” kelimesi, Osmanlı döneminde Kuzey Afrika’da Arap olmayan kâfir ve dinsiz anlamına gelen “ılc” kelimesinin çoğulu olarak kullanılmaktaydı. Onun “Uluç” olan bu lakabı daha sonra, İnebahtı muharebesinde gösterdiği gayretler sebebiyle 2. Selim tarafından 1571’de Kaptanpaşalığa getirilmesiyle birlikte “Kılıç” olarak değiştirildi)