Mutasavvıf-şair, Nakşibendî şeyhi.
Erzurum’un Hasankale (Pasinler) ilçesinin Kındığı köyünde
doğdu. Babası Hoca Hüseyin Efendi’den tahsil gördü. Babasından icâzet aldıktan
sonra Erzurum’da tanınmış bazı âlimlerin derslerini takip etti. 1891 yılında
Hasankale’nin Sivaslı Camisi’ne imam tayin edildi. Aynı yıl babasıyla birlikte
Bitlis’e giderek Nakşibendî şeyhi Muhammed Pîr-i Küfrevî’ye intisap etti.
Riyâzetini tamamladıktan sonra Pîr-i Küfrevî’nin halifesi olarak Hasankale’ye
döndü. Bir süre buradaki görevine devam etti. Daha sonra Erzurum’un Dinarkum
köyüne giderek imamlık yaptı. 12 Şubat 1916’da Ruslar’ın Erzurum çevresini
işgale başlaması üzerine babasıyla birlikte Erzurum’a geldi.
Rus istilâsı süresince Tercan’ın Yavi köyünde imamlık yaptı.
Ruslar’ın çekilmeye başlamaları ve Ermeniler’in katliama girişmeleri üzerine
Yavi ve komşu köylerden topladığı altmış kişilik bir müfrezeyle Ermeniler’e
karşı koydu. Oyuklu köyü yakınlarında Ruslar’a ait büyük bir silâh deposunu ele
geçirdi. Daha sonra Haydari Boğazı’ndaki Zergide köyünde Türk ordusuna katıldı
ve ordu ile birlikte Erzurum’a girdi (12 Mart 1918). Aynı gün babası şehid
düştü.
Erzurum’un kurtuluşundan sonra tekrar Hasankale’ye döndü.
Kendisine teklif edilen Hasankale müftülüğü görevini kabul etmeyerek
Hasankale’ye bağlı Alvar köyü halkının isteği üzerine oraya yerleşti. Halk
arasında “Alvar imamı” ve “Efe hazretleri” unvanıyla tanındı. Bir
Nakşibendî-Hâlidî şeyhi olarak 1939’a kadar bu köyde, bu tarihten sonra da
Erzurum’da bölge halkını irşad ile meşgul oldu. 12 Mart 1956’da vefat etti.
Cenazesi Alvar köyüne götürülerek oraya defnedildi.
Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazan Alvarlı Muhammed
Lutfi Efendi’nin şiirleri ölümünden sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu tarafından
derlenerek Hulâsatü’l-Hakayık adıyla yayımlanmıştır (İstanbul 1974). Bu divanda
çeşitli nazım şekilleriyle söylenen 700’ü aşkın şiir mevcuttur. Hece vezni ve
oldukça sade bir Türkçe’nin kullanıldığı bu şiirlerden bazıları da
bestelenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder