SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, öğrencilerin öğretmenlerine başarı notu verecekleri “Öğretmen Performans Değerlendirme Sistemi”nin, öğretmenlerin saygınlığını ortadan kaldıracağını belirterek, bu sistemle, biraz disiplinli bir şekilde öğrencilerini iyi eğitmeye çalışan ciddi öğretmenlerin, öğrenci psikolojisinin sonucu olarak, düşük not alabileceklerine işaret etti.
Karamollaoğlu, 15 yılda 6 defa bakanın, 16 defa da sistemin
değiştirildiğini, 442 bin öğretmenin de atanmayı beklediğini belirterek, eğitimde
öğretmenlerin değil hükümetin sınıfta kaldığını söyledi.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık
basın toplantısında eğitim alanında yaşanan sıkıntıları değerlendirdi.
Hükümetin, bütün ikazlara rağmen, meseleyi halletmek yerine
eline yüzüne bulaştırdığını ifade eden Karamollaoğlu, öğretmenler için
uygulamaya konan “Performans Değerlendirmesi” sisteminin eğitime vereceği
zararlara dikkat çekerek uyarılarda bulundu.
Tahmin etmediğiniz
problemlerle karşılaşırsınız
“Siz, eğitici, öğretici durumunda bulunan bir insanın
(öğretmenleri) performansını, özellikle de çocuk yaşta bulunanlara değerlendirtmeye
kalkarsanız, hiç tahmin etmediğiniz neticelerle, problemlerle karşılaşırsınız”
diyen Karamollaoğlu, uygulamanın 12 ilde denendiğini ancak sonuçları
açıklanmadan bütün Türkiye’de hayata geçirileceğini söyledi. Karamollaoğlu,
şunları söyledi:
Bu sistemle, disiplinli
ve idealist öğretmenler düşük not alabilirler
“Ne olacakmış? İşin özeti şu: Öğretmen nasıl öğrenciye not
veriyorsa, öğrenci de öğretmenine not verecek. Yani daha oy kullanma yaşına
bile gelmemiş 13-14 yaşındaki bir çocuk, öğretmenini değerlendirecek. Hangi
kıstaslara göre değerlendirecek? Bunu anlamakta hakikaten zorluk çekiyorum;
çünkü nereden bakarsanız bakın, bunun tutarsızlıklarla dolu olduğunu görüyorum.
Bir defa böyle bir uygulama, öğretmenin öğrenciler üzerindeki saygınlığını kesinlikle
ortadan kaldırır. Bir defa, ölçülme metodunun nasıl olacağı da tam belli değil.
Her şeyi elektronik ortama havale ediyorlar. Büyük ihtimalle dijital ortamda
bunların değerlendirilmesine gidilecekmiş anlaşılan. Siz, bir öğretmenin
vasfını, dijital ortamda değerlendirmeye kalkarsanız, bu bir kaosa sebep olur. Çünkü
öğrenciler, bu konuda karar verirken, öğretmenin performansına değil, öğretmenin kendi arzu ve isteklerine uyup
uymadığına bakar. Biraz otoriter olan, biraz ciddi olan, öğrenciye hakikaten
bir şeyler vermeye çalışan, yeri geldiği zaman disiplin uygulayan bir öğretmen,
öğrenci tarafından sevilmez genelde. Çocuk bunlar. Kendilerine en yüksek not
veren öğretmeni her zaman tercih ederler. (Öğrenci) çalışmadığı zaman zayıf
(not) vereceğine ona yüksek not veren birisini öğrencinin sevmemesi, mümkün
değil. Maalesef. Ha, içlerinden farklı düşünceye sahip olan 3-5 kişi çıkabilir.
Bu mantıkla gittiğiniz taktirde, önünüze sizin, milyonlarca değerlendirilmesi
icab eden belge çıkar. ‘Efendim biz, bunu djital ortamda değerlendireceğiz’. Bu,
neye benzer, biliyor musunuz? ‘Hakimleri kaldıralım, onların yerine otomatik
makineleri koyalım, şahit geldiği zaman ifadesini kullansın. Onun tetkiki o
kadar önemli değil. Birisi ikaz ederse değerlendiririz. Makineler de, şimdi
sistemler değişiyor, biraz da akıllı makine olsun, hükmü makine versin’ demeye
benzer. Yani bir öğrencinin kendi öğretmenini değerlendirirken hangi hâlet-i rûhiye
(ruh hâli / psikoloji) içinde bu değerlendirmeyi yapacağını eğer bir hükümet düşünemiyorsa,
vay geldi hâlimize!”
Öğretmenin öğrenci
üzerindeki etkinliği ortadan kalkar
Bir insanın şahsiyeti ve geleceği ile ilgili verilecek bir
kararın dijital ortamda öğrencinin keyfine ve bilgisayarların hassasiyetine bırakılmasının
saçmalık olacağını ifade eden Karamollaoğlu, “Bizim geleneğimizde, ‘Bana bir
harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ mantığı yatar. Bu, öğretmene verilen
değerin, gösterilen saygının bir ifadesidir. Siz, bunu ortadan kaldırırsanız, öğretmenin
öğrenci üzerindeki etkinliği ortadan kalkar, eğitim felç olur” dedi.
Karamollaoğlu, bu gün bir öğretmenin bir öğrencisini ikaz
etmesinin bile yerine göre suç sayıldığını belirterek, bu yolla, 11 yaşına
kadar düşen uyuşturucu kullanımına nasıl engel olunabileceğini sordu.
15 yılda 6 defa
bakan, 16 defa sistem değişti
Bu gün eğitimdeki performansın, öğretmenin değil hükümetin
sınıfta kaldığını gösterdiğini dile getiren Karamollaoğlu, bunun en büyük
delilinin de 15 yılda 6 defa Millî Eğitim Bakanının, 16 defa da eğitim
sisteminin değişmesi olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
442 bin öğretmen
atama bekliyor
“Rahmetli Nurettin Topçu’nun güzel bir ifadesi var. Diyor
ki, ‘Eğitim sistemimizin iki önemli eksiği var; birisi eğitimsizlik, öbürü de
sistemsizlik’. Ne yazık ki bu günkü iktidar, yanlış politikalarıyla eğitimi de
sistemi de çökertmiş, içinden çıkılamaz bir hâle getirmiştir. Bu günkü yüksek
öğretim politikası ve plansızlıklar sebebiyle, 442 bin öğretmen adayı, atanma
beklemektedir. 442 bin. Şimdi Millî Eğitim Bakanımız, belki de yarın çıkacak
diyecek ki, ekonomiden sorumlu bakanımız gibi, ‘Devlette size verecek görevimiz
yok’ diyecek. Çünkü 442 bin öğretmen, bu hükümet zamanında yetişmiş; onları bir
türlü atayamıyor. Niye? Çünkü bir planı yok, programı yok. Ne kadar öğretmene
ihtiyacımız var? Hangi sahada ihtiyacımız var? Buralarda kaç kişi eğitilmeli? Böyle
bir planı yok.”
Öngörüsüz iktidar,
önünü göremiyor
Öğretmen sayısının, 2023 yılında 1 milyonu geçeceğinin
tahmin edildiğini belirten Karamollaoğlu, “Şartlar uygun olsa bile,
emeklilikleri, istifaları, boşalmaları da dikkate alsak, bu sistem böyle
giderse, senede en fazla 40-50 bin civarında öğretmene ihtiyaç olabilir. Gerisinin
ne yapacağı, nasıl değerlendirileceği belli değil” dedi.
Karamollaoğlu, bunun bir öngörüsüzlük olduğunu belirterek, “İktidar,
önünü görmüyor” dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder